Avrupa Yeşil Mutabakatı Etkinliği – Türkiye
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin uyumu konulu panel 8 Mayıs’ta Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Sakarya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve Avrupa Yeşil Mutabakat düzenlemelerinin Türkiye üzerindeki etkilerini içeren panele, Vergi Müfettişleri Derneği, Uluslararası Ticaret Ağı Derneği, akademisyenler, ihracatçılar ve meslek birlikleri bir araya geldi.
Dernek yönetim kurulu üyesi ve Türkiye kordinatörü Leyla de Mos, panele konuşmacı olarak davet edildi. Hem Hollanda hem de Türk işletmelerinde çeşitli sektörlerde küçük ve orta ölçekli üreticilerle geniş deneyime sahip uluslararası ticaret uzmanı Leyla de Mos, ticaret ve sürdürülebilirlik konularında Avrupa Yeşil Mutabakat yasalarına ilişkin sunum yaptı. Sunumunda şu konulara değindi:
- Atık sorunlarıyla ilgili eylemler
- Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti
- Tekstil için Dijital Pasaport
- Sürdürülebilir Ürünler için Ekotasarım Yönetmeliği
- Sürdürülebilir Ürünler Yönetmeliği
De Mos, tekstil ürün üretiminde ekolojik ayak izinin %80’inin tasarım aşamasında belirlendiğini, bu nedenle AB tekstil üreticilerine daha fazla sorumluluk yüklendiğini ifade etti. 2009 yılından beri yürürlükte olan Ekotasarım Direktifi örneği üzerinden sürdürülebilirliğin finansal faydalarını vurguladı. 2021 yılında bu direktif, enerji maliyetlerinde 120 milyar € tasarruf sağladı ve tüketici enerji faturalarını %10 oranında düşürdü. 31 ürün türünü kapsayan bu önlemin, her bir önlemin maliyetini tekstil ürünlerinin uygun fiyatlılığı ile karşılaştırıldığını vurguladı.
Mevzuat gerekliliği kapsamında ‘Dijital Ürün Pasaportu’nun önemsenmesi gerektiğini belirterek, “Bu pasaport, ürünler hakkında şeffaf bilgi içermeli ve tamir ve geri dönüşüm için bilinçli kararlar alınmasına olanak tanımalıdır,” dedi ve özellikle inşaat sektöründeki önemini belirtti. Başkan Yardımcısı Peter Wolters, bu gelişmeye 2020 yılında Istanbul Today dergisinde yazdığı bir makalede dikkat çekmişti.
De Mos, Türk şirketlerinin gerekli inovasyon tedbirleriyle rakiplerine karşı bir avantaj sağlayabileceğini ve Hollandalı ithalatçılar tarafından tercih edilme olasılıklarını artıracağını belirtti. Daha küçük, yerel ölçekte de faydalar sunarak, örneğin, yeniden kullanım için toplanan her 1.000 ton tekstilin 20 ila 35 sosyal iş imkânı oluşturacağını söyledi.
De Mos ayrıca Sınırda Karbon Mekanizması (CBAM) hakkında bilgi verdi. Bu mekanizmanın, enerji yoğun ürünlerin ithalatına uygulanacak karbon vergisinin üretici maliyetini artıracağına dikkat çekti. 2026 yılında tam olarak uygulanmaya geçilecek olan bu vergi, küresel temiz üretimi teşvik etmede önemli bir rol oynayacaktır. Türk ihracatçılar için bu, rekabetçi kalabilmek adına daha temiz teknolojilere yatırım yapmayı gerektirecektir.
2023 yılından itibaren, Hollanda vergi otoritesi yabancı şirketlerden belirli malları raporlamalarını talep etmektedir. 1 Ocak 2026’dan itibaren kayıt ve ödeme yükümlülüğü olacaktır. Hollandalı ithalatçılar, ithal edilen elektrik ve çelik, demir, alüminyum, çimento ve gübre gibi malzemelerin karbon ayak izini belgelendirmeli ve raporlamayı şart koşacaktır. Kimyasallar, hidrojen ve plastik ürünlerin birçoğu karbon vergisi kapsamına girecektir.
De Mos, derin bilgisi ve deneyimi ile Türkiye ve Avrupa arasındaki sürdürülebilirlik ve ticaret diyalogunda önde gelen bir ses konumundadır. Bu etkinlikteki sunumu, kendisinin uluslararası ticaret ve çevresel mevzuatın karmaşık yapısında işletmelere rehberlik eden etkili bir uzman olarak konumunu pekiştirmektedir.
İki ülke arası farklı sektörlerde, işletmeler ve girişimciler arasında faaliyet göstererek deneyim kazanan De Mos, Hollanda’da hayata geçirilen ‘Holland Trade Center İstanbul’ ile birlikte, enerji ve IT alanlarında ürün ve proje yönetimi ve Türkiye’de dış kaynak kullanımı konusunda uzmanlaşmış, Hollandaca-Türkçe konuşan iş ortağı Fred van der Weijde ile geniş yelpazede hizmet sunmaktadır.
Daha fazla bilgi için iletişime geçin.